Manisa'nın Mevlevî geleneği, Hz. Mevlâna'nın vefatından sonra Sultan Veled ve Ulu Arif Çelebi gibi önemli isimlerin liderliğinde teşkilatlanmaya başladı. Bu dönemde, Mevlevîlik Batı Anadolu'da yayılmış ve birçok Mevlevî dergâhı kurulmuş... Saruhanoğulları'nın müttefiki olan Aydınoğulları da Mevlevîlikle tanışmış ve İshakiye Zaviyesi adıyla bir Mevlevîhâne kurulmuş…

Tevhide Hanım, Hasan Rüşdi Efendi gibi isimler için Manisa'da yapılan uluslararası sempozyumlar ve bilimsel çalışmalar, Mevlevi mirasının yeniden keşfedilmesine ve anlaşılmasına yardımcı oluyor. Mehmed Veysî Dörtbudak'ın araştırmalarıyla Manisa’nın ev sahipliği yaptığı Mevleviler…

Manisa Mevlevileri

Manisa'nın Mevlevî geleneği, Hz. Mevlâna'nın vefatından sonra bazı isimlerin liderliğinde şekillenmeye başlamış ve bu süreçte birçok Mevlevî dergâhı kurulmuştur. Bu dönemde öne çıkan isimlerden bazıları şunlardır:

Şeyh Ali Efendi b. Muharrem Efendi (Nakşî Dede)

Şeyh Ali Efendi bin Muharrem Efendi, Nakşî Dede olarak da bilinir. O, Ferruh Çelebi’nin torunu Bayram Çelebi ahfadındandır. 17. yüzyılda yaşamıştır. İshak Çelebi Evkafı'nın Hz. Mevlâna soyundan gelen ilk mütevelli ve mevlevîhânenin ilk şeyhidir. 1114 (1702) veya 1115 (1703) yılında vefat etmiştir. Yerine oğlu Mehmed Lütfi Dede geçmiştir.

Mehmed Lütfi Dede (Hilye‐i Mevlâna müellifi)

Ali Efendi'nin oğlu olan Bayram Çelebizâde, şair ve bilgin bir şeyhtir. Manisa'nın 18. yüzyılda yetiştirdiği önemli bilginlerden biridir. Arapça ve Farsça dillerini bilen Lütfi Dede, berat ve hükümlerde "Kudvetü’l‐ümemi’l‐muhakkıkîn Mevlâna Şeyh Mehmed" olarak anılmıştır. Şiirlerinde "Lütfî" mahlasını kullanmıştır. Lütfi Dede'nin, Hilye‐i Hazret‐i Mevlâna adlı mesnevî tarzında 126 beyitlik bir eseri bulunmaktadır. Bu eser, türünün ilk örneği olarak değerlendirilir. Ayrıca, Birrî’nin Bülbüliyesine takriz yazanlar arasında da yer almıştır. Mehmed Efendi adında bir oğlu vardır, ancak kendisinden önce vefat etmiştir. Mehmed Efendi'nin ise Şeyh Ali ve Şeyh Ömer adında iki oğlu vardır.

Lütfi Dede'nin 1139 (1726) yılında vefat ettiği söylenmekle birlikte, bu tarih kesin değildir. Daha doğru bir tarih olan 1150 ise daha sık kullanılan bir tarihtir. Sağ kalan diğer oğlu Osman Çelebi Efendi ise posta oturmuştur.

Vasl kaydı vasla manidür kerem‐kânî dede Vâsıl olur Hakka ol kim mâ‐sivâyı terk ede

Osman Çelebi Efendi

Lütfi’nin oğludur. Lütfi'nin iki oğlu vardı: Şeyh Mehmed Efendi ve Şeyh Mehmed Bahaeddin Efendi. Şeyh Mehmed Efendi, babası Lütfi'nin izinden giderek şeyhlik görevini devralmıştır. Ancak, Şeyh Mehmed Efendi 1165'ten önce vefat etmiştir.

Şeyh Mehmed Bahâeddin Efendi ise, kardeşi Mehmed Efendi'ye vakıf mütevellilik ücretinin yarısını vererek babasının yerine şeyh olarak geçmiştir. Bu şekilde, aile geleneğini sürdürmüş ve babasının yerine geçerek vakıf mütevelliği görevini üstlenmiştir.

Mehmed Bahâeddin Çelebi

Bahaeddin Efendi, Manisa'daki en zengin şeyhlerden biri olarak bilinir. Şehir işlerine de karışmasıyla tanınan Bahaeddin Efendi, aynı zamanda şeyhlik görevini de yürütmekteydi. Karaosmanzade Ataullah Ağa'nın mütesellimlikten azledilmesi üzerine, Bahaeddin Efendi ile işbirliği yapmıştır ve bu işbirliği önemli bir rol oynamıştır.

Ancak, yukarıdan tecziye edileceğine dair gelen ferman üzerine durulmuş ve etkinliklerinde bir dönem duraksama yaşanmıştır. 1184 (1771) yılında vefat etmiştir.

Şeyh Ahmed Efendi

Mehmed Bahâeddin Efendi'den sonra posta, Şeyh Osman Efendi'ye geçmiştir. Ancak, 1198 (1784) yılında erkek evlat bırakmadan vefat etmiştir. Buna rağmen, yerine Şeyh Osman Efendi mütevelli olmuştur. Şeyh Osman Efendi'nin ardından ise oğlu Şeyh Mustafa Efendi postnişînlik makamına gelmiş ve H. 1266 (1850) yılında vefat etmiştir. Şeyh Mustafa Efendi'nin de oğlu bulunmamaktadır.

Mirası, halazadesi Osman Efendi ve Ahmed Efendi'ye kalmıştır. Bu aileden son Mevlevî şeyhi olan Ahmed Efendi'nin oğlu ise Şeyh Mustafa Şefik Efendi'dir. Aynı zamanda Manisa Nakibü’leşraflığını ve mahkeme azalığını da yapan Şeyh Mustafa Şefik Efendi, Nakibzade olarak da bilinir. Manisa'daki ikinci mevlevîhaneyi yaptıran kişidir.

Nakibzade Mustafa Şefik Efendi'nin erkek evladı olmadığından, tevliyet görevi amcazadesi Mustafa Efendi tarafından yerine getirilmiştir. Daha sonra Mahmud Fahreddin Çelebi postnişîn olmuştur.

Mahmud Fahreddin Çelebi

Said Hemdem Çelebi'nin oğlu olan Fahreddin Çelebi, Konya Dergâhı'nın şeyhi iken, 1298 (1881) yılında vefat eden Sadreddin Çelebi'nin yerine geçti. Bu değişiklik, bütün çelebilerin ve dedelerin şeyhülislama birlikte çektikleri bir telgraf sonucu gerçekleşti. Konya Mevlâna Dergâhı'nda şeyh postuna oturan Fahreddin Çelebi, ancak bir yıl postnişinlik yapabildi; 1882 yılında vefat ettiğinde ise yerine kardeşi Mustafa Safvet Çelebi atanmıştır.

Fahreddin Çelebi, Manisalı şair Tevhide Hanım'ın mürşididir ve önemli bir spiritüel lider olarak tanınmaktadır. Manisa Mevlevîhânesi'nde ise Fahreddin Çelebi'den sonra kardeşi Abdülvahid Çeledi şeyhlik makamına gelmiştir.

Abdülvahid Çelebi  ahreddin Çelebi'den sonra Manisa'da posta geçmiştir ve 1301-1305 (1884-1887) yılları arasında postnişînlik görevini üstlenmiştir. Ancak, Mustafa Safvet Çelebi'nin Konya'da vefat etmesiyle çelebilik makamına geçmiştir.

Manisa'da, Fahreddin Çelebi'nin yerine oğlu Abdülhalim Çelebi şeyhlik makamına geçmiştir. Sonrasında ise 1907 yılında Konya'da ölümünden sonra, Abdülhalim Çelebi'nin oğlu olan Abdülhalim Çelebi postnişîn olmuştur. Bu şekilde, aile geleneği ve manevi liderlik yolculuğu devam etmiştir, farklı kuşaklar arasında aktarılmıştır.

Abdülhalim Çelebi

Babasının vefatından sonra Manisa'da şeyhlik makamına geçmiş ve onun cemaline erişmesinden sonra Konya Dergâhı'na postnişîn olmuştur. Ancak, yerine tayin edilen Murtaza Çelebi'nin başarısızlığından dolayı azledilmiştir. Murtaza Çelebi'nin yerine son şeyh olarak Celaleddin Çelebi atanmış ve tekke ve zaviyelerin kapatılmasına kadar bu görevi üstlenmiştir.

Manisa doğumlu bir başka çelebi ise Mehmed (Muhammed) Bakır Çelebi'dir. Babası Abdülhalim Çelebi, Manisa'da şeyhlik yaparken 1901 yılında doğan Mehmed Bakır Çelebi'nin annesi Kevser Hatun'dur. Son yıllarda Çelebi ailesinden Manisa'da değerli bir gönül dostu olan muhterem insan Hidayetoğlu Ahmed Selahaddin Çelebi, Manisa Lisesi'nde Edebiyat öğretmenliği yapmıştır. Ayrıca, Çelebi ailesinin genç ferdi olan muhterem Faruk Hemdem Çelebi'nin mahdumlarından biri olan kibar ve zarif dost Neşet Çelebi, 2007 yılı Mayıs-Eylül ayları arasında acemilik dönemlerini Manisa Doğu Kışla'da, usta erlik dönemlerini ise Manisa Karargah Kütüphanesinde askerliklerini tamamlamıştır.

Manisa’da büyüleyen gösteri! Manisa’da büyüleyen gösteri!

Manisa Mevlevîhânesi'yle bağı olan veya Hz. Mevlâna izinde olan diğer şuaradan da birkaç isim bulunmaktadır.

Birrî Mehmed Dede

Derviş Mehmed Çelebi, bilinen bir isim olan Attar Birrî'dir. Doğum tarihi H. 1080 / M. 1669 olarak kaydedilmiştir, vefat tarihi ise H. 1128 / M. 1715'tir. Mevlevîhâne haziresine defnedilmiş olmasına rağmen, günümüzde mezarı bulunamamaktadır.

Attar Birrî'nin Divanı, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Rasih Erkul tarafından doktora tezi olarak incelenmiş ve Manisa Valiliği tarafından basılmıştır. Ayrıca, Attar Birrî'nin Bülbüliyye adlı eseri de Dr. Vicdan Özdingiş ve Dr. Adnan Çağlı tarafından Akademi Yayınları arasında yayınlanmıştır. Bu eserler, onun edebi mirasının önemli bir parçasını oluşturur ve onun önemli bir şair ve yazar olduğunu gösterir.

Gülşen‐i aşkında bülbüller terennümsâzdır Âşıkânı sadhezârândır denilir azdır

Kâmilî

Derviş Ahmed Kâmilî Efendi'nin vefatı Hicri takvime göre 8 Şaban 1068 tarihinde gerçekleşmiştir. Mezarı, Bursa'da Mevlevîhâne karşısında bulunan Pınarbaşı Kabristanı'nda bulunmaktadır. Derviş Ahmed Kâmilî Efendi'nin bu mekândaki medfuniyeti, onun önemli bir şahsiyet olduğunu ve Bursa'daki Mevlevî geleneğindeki yerini vurgular.

Ferruh Çelebi

Akhisar'da doğmuş olan bu kişi, öğrenimini tamamladıktan sonra Akhisar'da tevliyet ve kitabet işleriyle meşgul olmuştur. Ayrıca Akhisar'da bir zaviyenin sahibidir. Dervişlik yolunda yaratıcı ve mütevazı bir yaşam sürmüş, fakirlik içinde yaşamıştır. Ayrıca fal ilmini de bilirmiş.

Manisa'daki gençlik yıllarında Kanuni Sultan Süleyman'a kasideler ve bazı risaleler sunmuştur. Hayatta olduğu dönemlere ilişkin olarak Âşık Çelebi'nin eserinde kayıtlar bulunmaktadır. Âşık Çelebi, Hicri takvime göre 944 / Miladi takvime göre 1537 yılında hayatta olduğunu yazmıştır. Ancak, bazı kaynaklara göre bu kişinin yaşamının Sicill-i Osmani'de belirtildiği gibi Fatih Sultan Mehmet devri zamanlarında sona ermediği, Hicri takvime göre 1042 yılında hacdan döndüğü ve 1050'de vefat ettiği belirtilmiştir. Onun ölümü bin küsur tarihlerinde İstanbul'da gerçekleşmiştir. Âşık Çelebi, hac dönüşü bu kişiyi İstanbul'da gördüğünü aktarmıştır.

 İkinci Sultan Bâyezîd:

Her âh ki peydâ şeved ez sîne‐i çâkem

Ebri şeved ü girye koned ber seri hâkem

beytini söyleyip tanzirini emrettiklerinde Ferruhî de

Her dâğ ki reste şeved der dil‐i çâkem

Lâle şeved ü pây zened ber ser‐i hâkem

beytini tanzir ederek padişahın iltifatına mahzar olmuştur.

Tevhide Hanım

Tevhide Hanım, 1847 yılında doğmuş ve 1902 yılında Manisa'da vefat etmiştir. Babası Turgutlulu Limoncuzade Fehim Efendi, annesi ise İzmirli Sinanzade Ahmet Efendi'nin kızı Tahire Hanım'dır. Tevhide Hanım, Manisalı Veznedar Çakmak Hüsayin Efendi ile evlenmiş ve bir kızları olmuştur. Ancak, kızını ve ardından kocasını kaybetmiştir.

Bu kayıpların ardından Mevlevî tarikatına giren Tevhide Hanım'ın yaşamı acılarla doludur. Divanı, annesi, kızı, kocası ve mürşidi Fahreddin Çelebi'yi ardı ardına kaybetmenin acısını yansıtmaktadır. Divanı, 1881 yılında yazıldığı tahmin edilen ve kendi yaşamından ve Manisa'dan izler içeren önemli bir eserdir.

Tevhide Hanım'ın divanı, yaşadığı dönemin coğrafyasını, insanlarını, kültürünü ve günlük alışkanlıklarını yansıtması bakımından büyük öneme sahiptir. Divanı, Koyunoğlu Kütüphanesi'ndeki bilinen tek nüshası, Gürol Pehlivan, Bülent Bayram ve Mehmet Veysi Dörtbudak tarafından hazırlanmıştır ve Manisa Belediyesi'nin desteğiyle yayınlanmıştır.

Tevhide Hanım'ın yaşamından izler taşıyan ve derin anlamlar barındıran şu beyiti, ilgi çekici bir şekilde yaşam felsefesini yansıtmaktadır:

“Bilmek istersen ey zâhid gezme yabanda serserî

Kadr ü şânına delildir işte kitâb‐ı Mesnevî

Bendelikten murâd Tevhîde rızâ‐i Bâri’dir ancak

Mesnevîsin okuyana keşf ola ‘ilm‐i ma’nevî”

Hasan Rüşdi Efendi

Hasan Rüşdi Efendi, Manisa Entekkeliler Rifai Dergâhı'nın şeyhidir ve aynı zamanda bir hattat, neyzen ve şairdir. Divanı, Necdet Okumuş tarafından yayınlanmıştır. Ayrıca, Süleyman Ergunerlerin internet sitesinde Manisa Mevlevîhânesi Neyzen başısı olarak da adı geçmektedir.

Hasan Rüşdi Efendi, hat sanatında uzmanlaşmış olup Âlim Ahmed el-Mevlevî'den hat icazeti almıştır. Divanı da yayınlanmış ve edebiyat dünyasında değerli bir eser olarak kabul edilmiştir.

Âlim Ahmed el‐Mevlevî

Âlim Ahmed el-Mevlevî, Manisa'nın 19. yüzyılda yetiştirdiği önemli bilginlerden biridir. Hattatlık alanında uzmanlaşmıştır. Manisa'da bulunan Muradiye Medresesi'nde müderrislik yapmış ve aynı zamanda genel dersler de vermiştir. Öğrencileri arasında, Entekkeliler Rifai Dergâhı'nın şeyhi olan Hasan Rüşdi Efendi de bulunmaktadır.

Aşkî Mehmed Efendi

18. yüzyıldan kalma Şeriyye Sicilleri'nde sıkça adı geçen bir isim olan Mevlevîhâne Camii hatibi, Manisa'da önemli bir figürdür. Günümüzde Manisa'da Hz. Mevlâna'nın izlerine odaklanan bilimsel çalışmalar ve sempozyumlar 2001 yılından itibaren gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmaların ilki, 19-21 Aralık 2001 tarihlerinde düzenlenen "Birinci Uluslararası Mevlâna, Mesnevî ve Mevlevîhâneler Sempozyumu"dur. Bu sempozyuma sahasında uzmanlaşmış 31 değerli bilim adamı katılmış ve önemli tebliğler sunmuştur. Sempozyumda sunulan tebliğler daha sonra kitap haline getirilmiştir.

Ardından, Şeb-i Arus'un ardından 18-20 Aralık 2002 tarihlerinde ikinci bir sempozyum düzenlenmiş ve bu sempozyuma da alanında uzman 32 isim katılmıştır. Ancak, sempozyum bildirilerinin yayın hakkı Celal Bayar Üniversitesi'ne ait olduğu için basılamamıştır. Üçüncü sempozyum ise 2003 yılı Aralık ayında düzenlenmek istenmiş ancak çeşitli nedenlerle yapılamamıştır. 

Kaynak: Haber Merkezi